Çanakkale şiiri, Mehmet Akif'in Çanakkale harbinde şehadet şerbetini içen şehitlerimiz için yazmış olduğu unutulmaz ve tarihe mal olmuş şiiridir. Mehmet Akif, Çanakkale şiirinde şehitlerimizi ve gazilerimizi Asım'ın nesli olarak tanımlamış ve zihinlere kazınan şu ifadelere yer vermiştir:
“Asım'ın nesli... Diyordum ya... Nesilmiş gerçek
İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek”
Peki, Mehmet Akif neden Çanakkale şehitlerimiz ve gazilerimiz için Asım'ın nesli demiştir?
Asım kimdir?
Medineli olan ve Evs kabilesinin bir üyesi olan Asım b. Sabit, anne tarafından Hz. Ömer’in akrabasıdır. Kendisi çok iyi bir okçu olmakla birlikte Hz. Peygamber Efendimiz, Abdullah b. Cahş ile kardeş olmasını uygun görmüştü. Bedir ve Uhud savaşlarına katılan Asım b. Sabit, her iki savaşta da Peygamber Efendimizi korumak için ölümüne biat etmiş ve Bedir savaşında azılı müşriklerden olan Ukbe b. Ebi Muayt'ı öldürmüş, Uhud savaşında ise Müsafi ve Haris isimli iki kardeşi öldürmesi üzerine anneleri Sülafe, oğullarını katleden Asım b. Sabit'in kellesi için yüz deve vaat ederek Asım'ın kafatasında şarap içeceğini cümle aleme ilan etmişti. Sülafe'nin bu vaadi bütün Arapların yanı sıra Lihyan oğulları tarafından da duyulmuştu. Peygamber Efendimiz, Asım'ın komuta ettiği bir rivayete göre yedi, bir rivayete göre de on kişilik heyeti, vaki talep edilmesi üzerine Ardal ve Kare isimli iki kabileye gönderdi ve gözcülük görevini de kendilerine verdi. Heyet, Mekke ile Usfan arasında yer alan Reci suyu civarlarına vardığında Lihyan oğulları yaklaşık yüz kadar okçuyla heyeti kuşatarak teslim olmaları yönünde çağrıda bulundu. Niyetleri heyeti esir alarak Mekke'ye götürüp satarak kazanç sağlamak olan Lihyan oğulları, Asım b. Sabit'in başına yüz deve verileceğini de duymuşlardı. Müşriklere teslim olmayarak direnen Asım, asla müşriklerin himayesine girmem dedikten sonra “Allah'ım! Peygamberini durumumuzdan haberdar et” diye dua ettikten sonra önce okuyla, sonra mızrağıyla, en sonda kılıcıyla müşriklere direndi. Bu direniş esnasında Asım bir müşriki öldürmüş, iki müşriki ise yaralamıştı. Asım'ın gösterdiği bu direnişle ilgili rivayetler arasında çantasında bulunan 7 okun her biriyle bir müşriki öldürdüğü de ger almaktadır.
Asım'ın bu direniş esnasında ettiği bir diğer dua ise şöyledir;
“Allah'ım! Ben senin dinini sabahtan bu tarafa savundum, sen de bedenimi günün sonunda müşriklerden koru.”
Necis olduğundan dolayı sağlığında müşriklerle hiçbir şekilde temas etmeyen Asım, şehit olmasının ardından müşriklerin kendisiyle temas etmemesi için Rabbine dua etmişti.
Lihyanlılar, Okçular tarafından şehit edilen Asım'ın başını alarak Sülafe'ye götürüp yüz develik ödülü almak isteseler de üzerlerine saldıran arılar nedeniyle Asım'ın naaşına yaklaşmayı bir türlü başaramadılar. Bu seferde arıların dağılması için geceyi bekleseler de şiddetli yağan yağmur sonrası gelen sel Asım'ın naaşını sürükleyerek alıp götürünce müşriklerin elleri Asım'ın dokunamadı ve Asım'ın kabul olan duası sayesinde Lihyanlılar da o çok arzuladıkları ödüle kavuşamadılar.
İşte Mehmet Akif'in Çanakkale şiiriyle zihinlere kazıdığı Asım, Peygamber Efendimizi görme ve koruma şerefine nail olan böylesine büyük ve kıymetli bir zattı. Tertemiz yaşayan, tertemiz ölen ve dirisine de ölüsüne de düşman eli değmeyen Asım, şehadet şerbetini içerek çok arzuladığı cennete kavuşmuştu. Tıpkı Asım gibi Asım'ın nesli de dinini, maddi ve manevi namusunu düşmanın çiğnemesine izin vermemişti.
Anadolu topraklarına pis düşman postalları basmasın, ırzlar ve namuslar ayaklar altına alınarak kirlenmesin diye Asım'ın nesli Çanakkale şehitlerimizde, Asım gibi düşmana asla boyun eğmeyerek kanının son damlasına kadar mücadele etmiş, ne kendilerinin, ne milletimizin, ne de gelecek nesillerin şerefini ve namusunu ayaklar altına aldırmamışlardır.
Bugünümüzün ve yarınımızın en büyük teminatı, Asım'ı kendisine rehber edinerek onun davasını güden, sebat ve direniş gösteren nesillerdir. Çanakkale ruhu deriz ya o ruh Asım'ın ruhu olduğu için o ruhu yaşatarak gelecek nesillere aktarabilirsek yarınlarımızı güvence altına almış oluruz. Çanakkale ruhuna neden Asım'ın ruhu dendiğini birkaç örnekle açıklayalım:
Çanakkale'de süngü savaşı yapıldığı esnada ağır yara alan Bigalı Mehmet, hemşerisi olan Halil'e ‘Ahretlik' diyerek seslendikten sonra son cümleleri şu oldu:
“Artık ölümümün çok yakın olduğunu hissediyorum. Ölümümün ardından cesedimi sakın geriye götürmeyin. Kendi ellerinle beni buraya gömdükten sonra üzerimde vatanı savunmaya devam edin ki gazilerin ayak seslerini ve Allah Allah nidalarını yakından duyayım.” Çanakkale’yi geçilmez kılan ruh işte budur.
Cideli Mahmut, düşman gemilerinden atılan gülleler nedeniyle iki ayağını kaybetmiştir. Onu omuzlayan arkadaşları sargı yerine taşırlar. Ancak iki ayağını birden kaybeden Mahmut’un aklı ayaklarında değil, cephede kalmıştır. Düşman gemisinin batıyor olduğu haberi ulaşınca iki ayağını birden kaybeden Mahmut, düşman gemisinin batışını bizzat izlemek için tabyanın olduğu yere götürülmesini arkadaşlarından ister. Arkadaşları onu tabyanın olduğu yere götürünce ağır ağır batmakta olan düşman gemisini seyre dalan Mahmut, kaybettiği ayaklarını da acısını da unutur. Onuruyla ve şerefiyle görevini yerine getirmenin huzuru içerisinde bu dünyadan göçer gider. Vatan ve mukaddesleri uğruna kendi acılarını hiçe sayan, yaşama hesabını elinin tersiyle bir kenara iterek yaşatmak için destansı tavırlar sergileyen Mehmetçik olmasaydı, namus ve şerefimiz düşman postallarının ayakları altında kalırdı. Mehmet Akif, Çanakkale şiirinin bir başka mısralarında Mehmetçiğimiz için;
“Ne kadar büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi
Bedrin Arslanları ancak, bu kadar şanlıydı” diye boşuna dememiş.
Çanakkale Harbi'nde yaralanan diğer yaralılar gibi Hüseyin adındaki yaralıya da bir parça ekmek uzatılmıştı. Belki de günlerce ağzına hiçbir şey girmemiş olan Hüseyin, ağzına götürdüğü bir lokma ekmeği birden geri çekerek insanın tüylerini ürperten şu sözleri sarf ediyor:
“Şu bir lokma ekmeği benim yemem doğru değil. Benim durumum çok ağır ve birazdan son nefesimi vereceğim. Şu bir lokma ekmeği düşmana karşı savaşacak yiğitler yesin ki bir işe yarasın.” İşte Çanakkale'de harp eden Mehmetçiğin ruhu ile Hz. Ebubekir’in ruhu arasında hiçbir fark yoktur. Hz. Ebubekir’de son nefeslerini verdiği esnada yeni elbiseye dirilerin daha fazla ihtiyacı olduğu düşüncesiyle kendisine yeni kefen alınmamasını söyleyerek eski elbiseleriyle defnedilmesi yönünde vasiyette bulunmuştu.
Asım'ın nesli ve Çanakkale ruhu üzerinde derin derin düşünmek gerekir. Çanakkale’de yaşananları bugün tasavvur etmek dahi birçok insan için imkansızdır. Çünkü Asım'ın neslinden olmayanlar için Çanakkale'de yaşananlar ve Çanakkale ruhu hayali bir efsaneden başka bir şey değildir.
Günümüzde şehvetinin kulu-kölesi olanların dünyevi menfaatlerini ön planda tutarak şehadeti unutmaları o kadar acıdır ki insanın göğsünden imanını söker alır. İman aşkıyla dolu olmayan gönüllerin ise ne Asım'ın ruhunu, ne de Çanakkale ruhunu anlamalarının imkanı yoktur. Çünkü Asım'ın neslinin materyalist dünya anlayışıyla vücuda gelmesinin beklenmesi abestir.
Materyalist dünya anlayışı egoizmi ve dünyevi menfaatleri beslemekten başka bir işe yaramaz. Ahiret anlayışı olamayan bir yaşam penceresinden hayata bakmak ise insandaki canavar hisleri beslediği gibi insani ve ahlaki duyguların yitirilmesine neden olur. Aç karnına ölürken dahi bir lokma ekmeğini savaşsın diye sağlığı yerinde olan insana veren insan yerine, tokluktan çatlasa dahi yine de gözü başka insanların ekmeğinde olan insanlar yetiştirir. Tabii bunlara insan denirse...
Asım'ın neslinden olmayan insanlar, sırf yaşamak uğruna düşmana teslim olup, her türlü zillete ve aşağılanmaya katlanarak yaşamaya razı olurlar. Oysa Asım'ın nesli, tıpkı Asım gibi cesedinin dahi düşman eline geçmemesi için onurları ve şerefleriyle kanlarının son damlasına kadar savaşırlar.
Günümüzdeki asıl mesele Asım gibi onuruyla ve şerefiyle tertemiz ölmeyi tercih etmek mi, yolsa zelil olarak yaşamayı tercih etmek mi?
Asım'ın nesli şerefiyle yaşayıp şerefiyle ölmeyi tercih ederken, zillete ise asla tahammül etmez.
Haysiyeti ve şerefiyle yaşayan onurlu bir nesil yetiştirmek için gençliğimize insani ve ahlaki yaşam kurallarını öğretmekten başka çare yoktur. Asım sadece şiirlerde kalmamalı, yaşamlara da etki etmelidir.
İstiklalimizin ve istikbalimizin sigortası, Çanakkale ruhunun yaşatılarak gelecek nesillerin bu bilinçle yetiştirilmesidir.
Yorum yazarak Canlı Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Canlı Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Canlı Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Canlı Haber değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Canlı Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Canlı Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Canlı Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Canlı Haber değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(1)Ribana - kalemi/kağıdı/klavyeyi tutan eline, eline kan pompalayan kalbine ve düşünüp, araştırıp, enfes bir takdîmle bize aktaran yüreğine, dimağına sağlık kardeş. teşekkürler.
Yazılan yorumlardan Canlı Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Canlı Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Canlı Haber değil haberi geçen ajanstır.